Türkiye plastik sektörü 2017'de yüzde 8 büyüdü

Plastik Sanayicileri Derneği (PAGDER) Türkiye plastik sektörünün 2017 yılına ilişkin görünümüne dair verileri yayınladı. Türkiye plastik sektörünün 2017 yılında yaklaşık 10 milyon ton üretim ve 37,8 milyar dolarlık bir büyüklüğe erişeceğinin ifade edildiği verilerde, 2016 yılında 9,22 milyon ton olan plastik mamul üretiminin 2017 sonunda 9,96 milyon tona erişmesinin beklendiği belirtildi. 2016 yılında 35,1 milyar dolarlık bir büyüklüğe sahip olan endüstrinin ise 2017 yılı sonu itibarıyla yüzde 7,6 artış ile 37,8 milyar dolarlık bir büyüklüğü yakalayacağı tahmin ediliyor. 
 
PAGDER Başkanı Reha Gür, plastik sektörünün 2017 yılı sektör değerlendirmesine ilişkin yaptığı açıklamada, sektörün özlenen büyümesini gerçekleştirdiğini belirterek; “2017 sonu itibarıyla sektör yüzde 8 büyüme oranı ile yaklaşık 10 milyon ton üretim ve 37,8 milyar dolarlık bir büyüklüğe ulaştı. Büyümede iç pazar dinamizmi ve devlet teşvikleri etken olan unsurlar olarak öne çıktı” dedi.
 
Türkiye plastik pazarının üretim kapasitesi itibarıyla dünyada yedinci ve Avrupa’da ise ikinci büyüklüğe sahip olduğunu hatırlatan Gür, “Bu yıl bir süredir kaydedilemeyen oranlarda bir büyüme gerçekleştirmiş olmanın mutluluğunu yaşıyoruz. 2016 yılında birçok sanayi kolunda büyüme terör ve konjonktürel çatışmalar gibi faktörler nedeniyle sınırlı kalmıştı. Bu durum 2017 imalat rakamlarında sıçrama etkisi yarattı. Hükümetin ekonomiyi canlı tutmak adına sunduğu teşvikler plastik endüstrisini olduğu gibi tedarik sağladığı ambalaj, inşaat, beyaz eşya ve otomotiv gibi bir çok sektörün de büyümesini sağladı. İhracat tarafında ise özellikle plastik mamul ihracatında birim fiyatlar arzu edilen noktada olmazken, miktar bazında ihracat artışı yüzde 4, dolar bazında ise yüzde 2-3 dolaylarında gerçekleşti.” şeklinde konuştu.
 
 
Gür: “Yüksek faiz, katma değerli ürün yatırımlarında engel”
 
Türkiye plastik sektörü olarak 2018 yılında genel imalat sanayi büyüme rakamlarının üzerinde bir performans beklentisi içerisinde olduklarının altını çizen Gür, şunları söyledi: “2018 yılında yakın coğrafya pazarlarında özellikle Suriye ve Irak’ta daha stabil bir pazarın oluşmaya başlamasını diliyoruz. Bununla birlikte, Rusya ve AB ile olan ilişkilerde bir önceki yıla göre olumlu girişimlerin devreye alınacağını da ümit etmekteyiz. Ayrıca AB ve ABD büyümelerinin 2017 yılı sonu itibarıyla güçlü sinyaller vermesi, 2018 yılının dünya ticaret pazarları açısından da canlı geçebileceğine dair ön sinyaller olarak görülebilmektedir. Geleneksel pazarlarımızda arzu edilen düzelmenin 2018’de de gerçekleşmemesi yeni pazar arayışlarının daha da hız kazanmasına neden olabilecektir.”
 
Sektör büyümesinin ana gücünün yaklaşık iki yıldır olduğu gibi yine iç pazar satışlarından geleceğinin tahminini yaptıklarını belirten Gür: “2017 yılı yatırım teşviklerinin satış tarafında meyvelerini vermeye başlaması da beklentilerimiz arasında ancak kurdaki istikrarsızlık, ana ticaret pazarlarımız ile geriye giden ilişkiler, ciro artışlarına rağmen karlılık tarafında arzu edilen yansımaların söz konusu olmaması tehdit algıladığımız unsurlar olarak öne çıkıyor” dedi.
 
Katma değerli üretimin yetersiz olması sebebiyle sektördeki ihraç birim fiyatlarının düşük seyrettiğini ifade eden Gür, “Sektörümüzde hammaddede ithalata olan bağımlılığın azaltılması için yeni petrokimya tesislerinin kurulmasına ve fiyat rekabeti yapabileceğimiz orta-ileri teknolojiye dayalı ürünlerin üretimlerini arttırmak için yeni yatırımlara ihtiyaç duyulmaktadır. Yüksek faizler ise 2018’de ihtiyaç duyulan yatırımlar için tehdit unsuru oluşturabilir” dedi.